Türkiye İşçi Partisi Sözcüsü Sera Kadıgil, söz konusu maddeyi meclis gündemine taşıyarak eleştirilerini sıraladı. Kadıgil’in sözleri içinde en dikkat çeken soru ise ‘’Milli Eğitim Bakanlığını lağvedip Diyanet İşleri Başkanlığına bağlamayı düşünür müsünüz?’’ Sorusu oldu.

ÇEDES Projesi ile imamları okullara soktular

Sera Kadıgil’in açıklamaları yeni yönetmelikte mescit zorunluluğu ile sınırlı kalmadı. ÇEDES Projesi’ne de değinen Kadıgil eğitimde laiklik ilkesine aykırı bu projeyle imamların, vaizlerin okullara sokulduğunu ve dini propaganda yapıldığını iddia etti.

Bakan Yusuf Tekin cevaplasın

Tip Sözcüsü Serda Kadıgil’in Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in cevaplaması istemiyle verdiği soru önergesi:

  • Okullarda bir öğün ücretsiz yemek ve temiz su ihtiyacını sadece yarım dönem sağlamayı başarabilen Bakanlığınız, milyonlarca çocuğun okula aç gitmesine göz yumarken henüz soyut düşüncenin oluşmadığı, korku ve kaygıyı tolere edecek mekanizmaların gerçekleşmediği 57-68 aylık çocukların ‘ibadet’ ihtiyaçlarını karşılamak için mescit açmaya ne kadar bütçe ayırmıştır?
  • Düzenleme ile kaç okula mescit açılması planlanmaktadır?
  • Öngörülen mescitler yalnızca teneffüs saatlerinde mi açık olacaktır? Çocukların derslerde ve ders bitim saatinden sonra mescitte zaman geçirmesi için etkinlikler düzenlenecek midir?
  • Farklı dinlere ve mezheplere sahip çocukların ayrımcılığa uğramaması için nasıl bir yol izlenecektir? Her din ve mezhepten çocuk için ayrı bir ibadethane mi tahsis edilecektir? Örneğin Alevi çocuklar için Cem Evi, Hristiyan çocuklar için Şapel veya başka ibadet mekanları da açmak planlanmakta mıdır?
  • ÇEDES projeleri kapsamında ‘manevi danışman’ olarak görevlendirilen imam, vaiz, din hizmetleri uzmanı ve Kur'an kursu hocaları, MEB okullarındaki öğrencilere ‘değerler eğitimi’ adı altında yapılan faaliyetler, sarıklı ve cübbeli kişiler tarafından verilen eğitimlerle dağıtılan ‘İslam’ın kızı’, ‘İffet abidesi’ belgeleri, kız-erkek öğrencilerin ayrı sıralarda hatta ayrı koridorlarda eğitim almaları gibi pek çok örnekle aslında Anayasal suç işleyen ve varlık gerekçesini ödev ve sorumluluklarını yerine getirmeyen Milli Eğitim Bakanlığını lağvedip Diyanet İşleri Başkanlığına bağlamayı düşünür müsünüz?