Son yıllarda okul başlama yaşı konusu, eğitim camiasının ve velilerin gündeminde önemli bir yer tutuyor. Özellikle 60 aylık, yani 5 yaş grubundaki çocukların bilişsel, duyusal, psikomotor ve fiziksel olarak eğitim öğretim sürecine tam olarak hazır olmadığı yönündeki araştırmalar, bu tartışmaları alevlendiriyor. Uzmanlar, bu yaş grubundaki çocukların özellikle küçük kas gelişimlerini henüz tamamlamadığını belirtiyor.
Mevcut sistemde, aynı sınıf içerisinde neredeyse 14 aya varan yaş farklarına sahip çocukların bir arada eğitim görmesi, hem eğitimsel hem de yönetimsel açıdan ciddi problemlere yol açabiliyor. Örneğin, yılın başında doğan bir çocukla yılın sonunda doğan bir çocuk arasında gelişimsel olarak belirgin farklılıklar olabiliyor. Bu durum, öğretmenlerin her bir çocuğun bireysel ihtiyaçlarına göre ders materyallerini ve öğretim stratejilerini uyarlamasını zorlaştırıyor.
Sınıflardaki bu yaş farkı, bazı çocukların akranlarından geri kalmasına, bazılarının ise sıkılmasına neden olabiliyor. Bu durum, öğrenme motivasyonunu düşürebilir ve çocuklarda davranışsal problemlere yol açabilir. Yönetimsel olarak da, öğretmenlerin homojen olmayan bir sınıfta disiplini sağlaması ve her öğrenciye yeterli ilgiyi göstermesi oldukça güçleşiyor.
Bu veriler ışığında, uzmanlar ve eğitimciler, okula başlama yaşında bir dengenin yeniden tartışmaya açılması gerektiğini vurguluyor. Gelecek nesillerin daha nitelikli bir eğitim alabilmesi adına bu konuda yapılacak yeni düzenlemeler büyük önem taşıyor.